Tekrar odasına çekilmiş, Yatağına girmişti! Bir süre istirahat etmişti. Doğuştan sürmeli güzel gözlerini açtığında, Karşısında Cebrail’i görmüştü! Onun da Arkasında Azrail vardı! Cebrail bazen güller gibi al al! Bazen de sararıp solan, Mübarek yüzüne bakmıştı! Sonsuz edep ve saygı ile, Yanına yaklaşmış: “Mele-i Âla seni hasretle bekliyor, Yüce dosta kavuşmak diliyorsan, Kardeşim Azrail görevini yapsın” demişti!
Allah’ın Sevgilisi de: “FîrRefiki’l A’ğlâ, Yüce Dost’a! Yüce Dost’a! Yüce Dost’a!” buyurmuştu.
Dünya gelmiş ve gelecek en değerli misaf-irini uğurlamıştı! Ahiret ise ona kavuşmanın özlemi ve sabırsızlığı içindeydi Aişe annemizin hücre-i saadeti, Ruhunun ufkuna yürüdüğü, Son günleri olmuştu!
(Tanıtım Bülteninden)
Bediüzzaman,yirmi sene olduğu gibi, şu üç-dört senede de o kadar emsalsiz bir işkenceye maruz kalmıştır ki,tarihte hiçbir ilim adamına bu kadar caniyane bir su-i kasd yapılmamıştır.Denizli hapishanesinde (1943-1944) bir ayda çektiği sıkıntıyı,Afyon’da bir günde çekmiştir! (28 Ocak 1948)
Kendisine, bütün bütün kanunsuz muameleler yapılmıştır.
Hapisanede tam yirmi ay kışın, çok soğuk olan gayr-i muntazam bir koğuş içinde yalnız bırakılarak,tecrid-i mutlak içinde(tek başına) imha olmasına intizar edilmiştir.(Beklenilmiştir.)
Kışın en şiddetli günlerinde, hapishane pencerelerinin iki milim buz tuttuğu zamanlarda zehir verilmiş;ihtiyar çok hasta haliyle,aylarca ızdırab çektirilmiştir.
Mübarek yatağında,bir taraftan bir tarafa dönemiyecek bir hale geldiği zamanlarda bile,hizmetine,bir talebesi olsun müsaade edilmemiştir.
O korkunç şerait altında,kendi kendine ölüp gitmesi beklenmiştir.
Hastalığı o kadar şiddetlenmiştir ki; günlerce bir şey yememiş ve gıdasız kalmış ve çok zaif bir vaziyete gelmiştir.
Böyle olduğu ve çok sıkı bir tarassut ve tazyikat altında bulundurulduğu halde, Risale-i Nur’un te’lifinden geri kalmamış,her hapiste olduğu gibi,burada da gizli olarak eser te’lif etmiştir.
Mahpuslar,gizli gizli Risale-i Nur’u elleriyle yazıp çoğaltmışlar ve hapishaneden dışarı da çıkararak neşrini temin etmişlerdir.
Bediüzzaman,hapiste olduğu günlerde dahi Risale-i Nur’un neşriyatı durmamış,perde altında yüz binlerce nüshaları eski yazı ile neşretmeye-Nur Kahramanı Husrev gibi –nur talebeleri muvaffak olmuşlardır.(Tarihçe-i Hayat Sh;476)
( İbretlik olaylar,kitabından)