YECÜC VE MECÜC GERÇEĞİ

Gösterim: 9519

YECÜC VE MECÜC GERÇEĞİ

Kehf sûresinden:

 83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar.

De ki: “Size ondan bir anı okuyacağım.”

84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.

 85. O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.

 86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.

87. Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır” dedi.

88. “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.”

89. Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.

90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.(Ormanlık olmayan çıplak bir arazide yaşayan kavim)

 91. İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.

92. Sonra yine bir yol tuttu.

 93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. (farklı lisanda konuşan bir kavim)

94. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar.(Bozgunculuk çok önemli bir kelimedir. Dikkat ediniz.)

95. Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.

96. “Bana (yeterince) demir madenigetirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.

97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 98. Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir” dedi.

99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.

100,101. O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kâfirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz! Bu ayetler çok açıktır. Açıklamaya gerek duymamaktayım.İnsan olan iki kavimden bahsedilmektedir. O bölgede bozgunculuk yapmaktadırlar. İnsanları birbirlerine kışkırtarak savaş çıkartmaktadırlar. Zulkarneyn peygamber tek ulaşım yeri olan o kavmin önüne set yapmıştır.

Enbiya Suresinden:

 96-Yecuc ve Mecuc’un önü açıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.

97-Gerçek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. “ Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik. ”

  Ye’cüc Me’cüc le ilgili hadisler:

    Zeyneb binti Cahş (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün korkulu bir vaziyette odaya girdi. Şöyle diyordu: "Lâ ilâhe illallâh, yaklaşan bir belâdan Arabın vay hâline. Bugün, Ye'cüc ve Me'cüc'ün seddinden şöyle bir gedik açıldı." baş parmağı ile şehâdet parmağını halka yaparak gösterdi.

Ben:

 -"Ey Allah'ın Resulü, yani içimizde sâlih kimseler olduğu halde toptan helâk mı olacağız?" dedim.

 -"Evet, dedi, fenalıklar artarsa öyle olur." Peygamberimiz rüyasında gördüğü bu durum Yecüc ve Mecüc ün önündeki engellerin yavaş yavaş kaldırıldığına işaret etmektedir. Şöyle ki rüyada görülen ‘Ye'cüc ve Me'cüc'ün seddinden şöyle bir gedik açıldı’ ifadesi gerçek bir gedik ve toprak taş parçası değildir. Allah yavaş yavaş,zamanla onların büyümesine izin verdiğine , bu kavimleri ekonomik olarak veya sayıca büyüyeceğine ve dünyaya farklı beldelere yayılmanın ilk başlangıcını yapmış olduklarına işaret etmektedir. Bunun üzerine Zeyneb annemiz sorar ‘içimizde sâlih kimseler olduğu halde toptan helâk mı olacağız?" der. Yani hepimiz ölecek miyiz der. Peygamberimiz"Evet, dedi, fenalıklar artarsa öyle olur. Fenalıklar artarsa ifadesi çok önemlidir.(Sahihayn cilt 3 sh;369, Buhârî, Enbiyâ 7, Menâkıb 20, Fiten 4, 28; Müslim, Fiten 1, (2880); Tirmizi, Fiten 23, (2188).

 Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (Zülkarneyn'in inşa ettiği) sed hakkında buyurdular ki: "(Ye'cüc ve Me'cüc) onu hergün oyuyorlar. Tam delecekleri sırada başlarında bulunan reis: "Bırakın artık, delme işini yarın yaparsınız" der. (Onlar bırakıp gidince) Allah, seddi, daha sağlam olacak şekilde eski hâline iâde eder. Böylece günler geçer, kendilerine takdir edilen müddet dolar ve onların insanlara musallat olmalarını Allah'ın arzu ettiği vakit gelir. O zaman başlarındaki reis: "Haydi dönün, yarın inşaallah bunu deleceksiniz" der -ve ilk defa inşaallah tabirini kullanır-."

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devamla der ki: "Dönüp giderler. Ertesi gün geldikleri vakit seddi ne halde bırakmışlarsa öyle bulurlar ve (o günkü çalışma sonunda) delerler. Açılan delikten insanların üzerine boşanırlar. (Önlerine çıkan) suları içip kuruturlar. İnsanlar onlardan korkup kaçar.

Yecüc ve Mecüc’ün her gün delmesinin ardından set tekrar hatta daha sağlam olarak eski halini alır ifadesi bildiğimiz seddin tekrar düzelmesi değildir. Allah mucizeleriyle iş yapmaz. Adeti üzerine gerçeklerle iş yapar. Yani burada anlatılmak istenen Büyümek ve Genişlemek için yeryüzüne fitne ve fesadı yaymak için mücadele eder. Ancak Allah onlara güç vermez. Yapmış oldukları küçük işleri bozar. Ülkelerinin dışına çıkacak güce kavuşamazlar. Belli bir zamana kadar bekletmektedir. Ne zaman ki Allah dilerse demişlerdir , o zaman Allah onları bulundukları beldeden yani ülkeden dışarı çıkıp yayılmalarına ,dağılmalarına izin verir. (Önlerine çıkan) suları içip kuruturlar. İnsanlar onlardan korkup kaçar. İfadesi de gittikleri her yerdeki nimetleri alırlar. Madenleri çıkartırlar, petrolü ,altını ve daha nice nimetleri çıkartırlar bununla elde ettikleri kazancı yerler şeklinde anlaşılır.

Ye'cüc ve Mecüc göğe bir ok atar. Bu ok kana bulanmış olarak kendilerine geri döner. Şöyle derler: "Arzda olanları ezdik, semâda olanları da alçaltıp alt ettik."

 Allah onları enselerinden yakalayacak bir kurt gönderir. Bu kurt onları toptan helâk edip, herbirini parçalanmış halde yere serer."

 Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözünü şöyle tamamladı:

 "Muhammed'in nefsini elinde tutan Zât'a kasem olsun, yeryüzündeki bütün hayvanlar, onların etinden yiyerek canlanır, sütlenir ve semirir."(K.Sitte cilt 14 sh; Sahihayn cilt 3 sh;369,143 ,Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3151); İbnu Mâce, Fiten 33, (4080).

Yecüc ve Mecüc Şöyle derler; yeryüzünü mahvettik ,hiç kimse bizim karşımızda duramıyor. Her kıtayı , Orta doğuyu, nice ülkeleri ,insanları ne hale getirdim. Bu benim gücüm. Melekler de ,Allah da benim kim olduğumu gördü. Benim gücüm nasılmış anladılar mı derler. Büyüklenirler. Allah’a bile meydan okumuşlardır. Bunun üzerine çorap söküğü gibi her şey gerçekleşir. Çok yakın zamanda , Şimdi, Allah onları Enselerinden yakalayacaktır. Sonra enselerini kaşımaya başlayacaklar. Sonra şiddetlice kaşıyacaklar, sonra yaralar çıkmaya başlayacaktır. Bir de bakacaksınız ki yere düşmüşler. Ölmüşler. Yeryüzünün üçde biri bu hastalıktan ölür. Bazı Ülkelerde az ölümler olurken bazı ülke ve beldelerde çok az ayakta kalan olur. Öyle bir hal alır ki yeryüzü , atmosfer kokmaya başlar. Akbabalar ve diğer et yiyiciler iyice beslenirler. Boyunları deve boyunları gibi olur. İrileşirler ,memeleri sütle dolar.İnsana kıran girmiştir. Kokudan şikayet ederler. Sonra İsa(a.s.m) Allah’a dua eder. Rabbim bu leşlerin kokusunu kaldır. Allah yeryüzünü kaplayan bir bulut peydah eder. Uzaydan dünyaya baktığında dünyayı mavice değil beyaz bir küre sanırsın.İyi bir yağmurla atmosfer temizlenir. Artık dünyada yeni bir düzen başlamıştır. Herkes Rabbin büyüklüğünü görmüştür. Göksel gerçeklerin varlığına inanmışlardır. Sonra İsa(a.s.m)  yeni düzeni ,huzuru, birlikteliği , kardeşliği inşaa eder.

 Mirac gecesi Allah beni Yecüc ve Mecüclerin yanlarına gönderdi; Onları dine davet ettim; kabul etmediler.. Onun için onlar, Adem ve İblis neslinden Allah’a asi gelenlerle birlikte cehenneme gireceklerdir. Bu hadisten Yecüc ve Mecüc’ün Allah a inanmadıkları. İnkarcı bir toplum olduğu görülmektedir. İnsan ve şeytanın çocuklarıdır. Peygamberin teklifini reddetmişlerdir. • Hadislerde bildirildiğine gibi, "Fesat çıkaran bir topluluktur."  Kabileden oluşan bir topluluktur: “Yecüc ve Mecüc yirmi iki kabileden ibarettir.”  “Ye’cüc ile Me’cüc, vaktiyle bir veya iki kavmin özel ismi olsa da, doğrusu herkesin bildiği mana şudur: Aslı ve soyu belirsiz, din vu ulus tanımaz karma bir insan topluluğudur ki, çıkmaları Kıyamet alametlerindendir. Yeryüzünü bozacaklardır.

Peygamberimizin insanlar ve iblisin neslindendir demesi de sadece bir ırktan ibaret olmadığı anlaşılmaktadır. Karma bir toplumdur.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ye'cuc ve Me'cuc'un hurucundan sonra da; Beyt(Kabe) haccedilir ve Umre eda olunur."
(Buhari, C.6 )

 Risale-i Nurda Ye’cüc  Me’cüc:

Nitekim Üstad Muhakemat isimli eserinde; “Emr-i İlahi (Allah'ın emri) geldiği vakit sed harab olacaktır...” Ve “seddin harabiyeti kıyamete alamet olur” (Sh:66) şeklinde belirtmiştir. 

   Yecüc ve Mecüc’ün kim oldukları ile ilgili Bediüzzaman açık bilgiler vermiştir. Bediüzzaman ayetlerde haber verilen Hz. Zülkarneyn'in sed inşa ettiği bölgeyi Himalayalar'da bir bölge olarak yorumlamakta, Hz. Zülkarneyn'in "...Hind ve Çin’deki akvamı mazlumeye (mazlum kavme) tecavüzleri durdurmak için o Himalaya silsilelerine (sıradağlarına) yakın iki dağ ortasında uzun bir sed yaptığı ve o akvam-ı vahşiyenin (vahşi kavmin) kesretle (çoklukla) hücumlarına çok zaman mani (engel) olduğunu..."hatırlatmaktadır.
    Bir diğer sözünde ise Yecüc ve Mecüc’ün Moğol ve Mançur kökenli, Asyalı bir kavim olduklarını bildirmektedir: 
... Ye'cüc ve Me'cüc namı (ismi) verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc-ü merc (altüst, karmakarışık) ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber (altüst) edeceklerine işaret ve kinayedir (üstü örtülü sözdür).

    On üçüncü yüzyılda çok büyük bir imparatorluk kuran Moğollar, dünya tarihinin en vahşi ve barbar ordularından biri olarak bilinmektedirler. Moğol ve Tatarlardan oluşan bu yağmacı ordunun başında, önce Cengiz Han ve ardından da oğlu Hülagu çok büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Tarihi kaynaklarda bildirildiğine göre onlar, önlerine çıkan herşeyi yağmalayan, talan eden, kadın-çocuk demeden herkesi katleden bir topluluktu. Anadolu topraklarına ayak bastıklarında Sivas’ta, Kayseri’de, Tokat’ta yüzbinlerce insanı katlettiler. İstila ettikleri bölgelerdeki tüm camileri, kütüphaneleri, medreseleri yakıp yıktılar. 

Buhara, Semerkand, Herat gibi yerlerdeki tüm sanat eserlerini yağmalayıp, ortadan kaldırdılar. Tarihi kaynaklara göre bazı şehirlerde milyonlarca insanı, kedi ve köpeklere varıncaya kadar bütün canlıları katlettiler. Mançur ırkı da aynı Moğollar gibi barbar, savaşçı, göçebe bir ırktı ve birçok ülkeyi istila etmiş, büyük katliamlar gerçekleştirmişti. Bediüzzaman, eserlerinde, Moğol ve Mançur ırkının ahir zamanda ortaya çıkacak olan Yecüc ve Mecüc’ün ataları olduklarını haber verir. Bediüzzaman’ın konuyla ilgili bir diğer sözü şu şekildedir:

Hatta rûy-i zemînin (yeryüzünün) en meşhur seddi ve kaç günlük uzak bir mesafe tutan Sedd-i Çini (Çin Seddi) Kur'an lisaniyle Yecüc ve Mecücün ve tabîr-i diğerle (başka bir ifadeyle) tarih lisanında Mançur ve Moğol denilen ve âlem-i beşeriyeti (insanlığı) kaç defa zîr-ü zeber eden (altüst, darmadağın eden) ve Himalaya Dağları'nın arkasından çıkan ve şarktan garbe (doğudan batıya) kadar harab eden akvâm-ı vahşiye (vahşi kavim) ve garetkâr (yağmacı, çapulcu) milletlerin...
Bediüzzaman’ın bu sözlerine göre Yecüc ve Mecüc;
• Moğol, Mançur ırkındandır.
• Daha önce Avrupa ve Asya’yı ele geçirip, doğudan batıya kadar her yeri harap ettikleri gibi ahir zamanda da dünyayı altüst edeceklerdir.
• Himalaya Dağları’nın arkasından çıkacaklardır.
• Saldırgan, yağmacı bir topluluktur. 
• Hz. Zülkarneyn, mazlum halkları korumak için iki dağ arasına yaptığı sed ile bu topluluğun saldırılarını durdurmuştur.

Türkler ise 731 de islamiyeti kabul etmiş ve bin yıldan fazla islamiyete bayraktarlık yapıp islamiyeti dünyanın dört tarafına neşr etmişlerdir.Bunların yecuc ve mecuc diye gösterilmesi islamiyete de zarar verebileceği kanaatindeyiz.

Her toplum içerisinde kötülerde vardır, iyilerde.. Bir kaç dinsiz ve imansız yüzünden bir topluluk kötülenmez.Çünkü "her günahakar kendi günahının cezasını çeker .Kimse kimsenin günahını yüklenmez." Ayeti konumuz açısından önem arzetmektedir.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

YUKARI